Doleo Ergo Sum

"Minerva'nın baykuşu alacakaranlıkta uçar." W. Hegel


Okulsuz Toplum Mümkün Mü?


Okulsuz Toplum Mümkün Mü?

Okulsuz toplum mümkün müdür? Neden olmasın? Tarihsel gelişim süreci boyunca bugünkü bilinen kalıplarda olmasa bile eğitim süreci için okullar kurulmuştur. Sadece eğitim ve öğretim amacı değil aynı zamanda bireylerin sosyalizasyonu için önemli olduğu düşünülmüştür. Ivan Illich’in öne sürdüğü Okulsuz Toplum fikri, öncelikle eğitim sistemlerinin bir eleştirisi ve bir alternatif olarak ortaya konulmuştur. Hababam Sınıfı’nda bir replik vardı hatırlar mısınız?: “Okul, dört duvarı olan yer değildir, okul, her yerdir.”Diye. İlk olarak söylemeliyim ki eğitim öncelikle ailede başlıyor çok klasik ve klişe geldi değil mi? Ama öğretmenlik hayatım boyunca öğrendiğim bir şey var ki o da: ailenin eğitemediği çocuğu hiçbir öğretmen tam anlamıyla eğitemez. Bebeklikte güvenli bağlanmayla başlayan ve ilk çocukluk döneminde demokratik aile düzeninde çocuğun kişilik gelişiminin desteklenmediği ve söz hakkı tanınmadığı her çocuk, hayata 5-0 yenik başlar. İleriki yıllarda bunun telafisi de çok mümkün olmaz. Okulsuz olmak demek, cahil kalmak demek değildir bunu algılamak için eğitimin doğası, eğitime yön veren düşünme kalıpları, amacı, bireysel ve toplumsal işlevini algılama yetisine sahip olmak ve eleştirebilme cesaretini gösterebilmek gereklidir. Illich’e göre modernize edilmiş okullar bireylere özgür düşünebilme ve doğru bilgiye ulaşabilmeyi öğretebilmek yerine onları toplumsal hayatta pasif birer tüketici konumuna getirmiştir. Zaten belli bir ideolojinin uzantısı olan eğitim faaliyeti genellikle devletin politik düşüncelerini öğrencilere empoze etmek ve daha kolay yönetim sağlama amacına hizmet eder.

Okulsuz toplum Ivan Illich société non scolarisée unschooled society sociedad no escolarizada

Okulsuz Toplum İnceleme

Okulsuz toplum üzerine inceleme yapmak önemlidir bu noktada. Bireylerin doğuştan getirdiği öznel yetenek ve becerileri bir kurumsal yapı içinde tekdüze hale getirilir. Çünkü toplum farklılıklara tahammül edemez ve dışlar. 19.yüzyılda Michel Faucault tarafından yazılan Hapishanenin Doğuşu kitabında da ifade ettiği üzere, tüm hapishane, hastane, okul gibi toplu olarak insanlara belli açıdan dokunan ve değiştirme pratiğine uyan davranış kalıpları gösterilen yerlerde insanlar aynılaştırılır. Hepsi “kapatma” işlevini yerine getirir. Kapatarak aynı yapmadır ve bu devletin tekelindedir çoğunlukla. Otonom olmayan ve baskıcı devlet düzenlerinde bu durum daha da vahim bir hal alır. Esneklik ve duyarlılık varsa empati vardır ve insanlar birbirine tahammül edebilirler yoksa kapalı bir fanusun içine hapsedilmiş köle olarak ve hatta fanusun bile farkında olmadan tüketerek, itaat ederek ve ölerek yaşamları son bulur. Bugünkü eğitim düzenlerinden en iyisi Finlandiya eğitim sistemi, dünya çapında en iyi olarak gösteriliyorsa bu tesadüf değildir. Çünkü bir diğer araştırmada dünyanın en mutlu ülkesi olarak gösterilen ülke de odur. Sağlıklı bir eğitim sisteminde yetişen çocukların mutlu olabileceği yönünde yapılmış iki güzel araştırmadır bu. Her çocuk özeldir ve bireyselliğinde değerlendirilmeli ve doğaya ait olduğu unutulmamalıdır. Kendi yetenek becerileri yönünde en az bir sanat ve spor dalına yönlendirilerek akademik faaliyetleri devam ettirilmelidir. Bunun için okula ihtiyaç var mı? Bu soru da size hediye olsun.

Okulsuz Eğitim

Okulsuz eğitim alternatif bir eğitim modelidir. Geleneksel kalıpların dışında farklı bir sistemsel yapıyla eğitim verme amacını güder. Eğitimin sadece sınıf ortamında öğrencilerin bireysel gereksinim, yaratıcılık ve zekalarını ve de öğrenme yöntemlerini keşfederek çok daha özgür, kişiselleştirilmiş ve esnek bir model sunar. Esnek öğrenme ortamı demek sadece okulda değil evde, toplu merkezlerde, özel olarak düzenlenmiş yapılarda ve doğada olabilir. Örneğin bir tarih dersi müzede işlenebileceği gibi, bir biyoloji dersi de ormanda yapılabilir. Her çocuğun bilişsel seviyesi farklıdır ancak sınıf ortamında ders anlatırken öğretmen ortalama öğrenciye göre ders anlatır. Üstün zekalı ve düşük zekalı öğrenci için çok sıkıcı bir ortam oluşur çünkü biri hızlı öğrendiği için dersten sıkılır diğeri de daha geç öğrendiği için ortalama seviyedeki bir öğrenci seviyesine çıkamaz. Özel eğitim kurumlarında bu dengelenmeye çalışılır. Sadece bu iki grup değil normal zekadaki öğrencilerde de bilişsel veya psikolojik nedenlerle aynı hızda öğrenemeyebilir veya öğrenme yöntemi ona uygun olmayabilir. Onun için iyi öğretmen yetiştiren fakültelere ihtiyaç vardır ve çok inandığım bir durum var ki: öğretmenlik hakikaten özel bir yetenektir. Her diploma sahibinin yapabileceği bir iş de değildir bir öğrencinin seviyesine inerek ders anlatmak ve ona uygun öğrenme ortamı sunabilmek. Bunun için kurumsal yapıların ve devletin işbirliğiyle doğal öğrenme ortamı oluşturulmalıdır ancak devlet kendi tekelinde olmasını isteği ve ideolojisini eğitim yoluyla empoze ettiği için çok sıcak bakılmaz genellikle.

Ivan Illich Okulsuz Toplum

Ivan Illich okulsuz toplum modelini ortaya koyarken geleneksel eğitim sisteminin bir eleştirisini yapar. Modernizm eleştirisi olarak da bakılabilir. Çağdaş eğitim sistemlerinin bireyleri kısıtladığı ve özerkliklerine gölge düşürdüğü için onların gerçek potansiyellerini ortaya koymalarına engel olduğunu düşünür. Öncelikle eğitimin devlet tekelinde olması, belli bir yönetimin ve sosyal yapının küçük yaşlardan itibaren çocuğa empoze edilmesi anlamına gelir ve kültürle doğrudan ilişkilidir. Çocuk toplumsal kalıplara uygun davranması yönünde sürekli telkin ve uyarılarla muhatap olur, istemese bile toplum içinde o şekilde davranmak zorunda kalır. Bu tabii sosyalizasyonun bir gereğidir ancak yaratıcı ve özgün düşünme becerisine uygun bir alt yapı sağlanmadığı sürece birey için negatif bir tutumdur. Eğitimin amacı ve nihai hedefi kişiyi tabii eğitmek ama uzun vadede meslek seçimi en son da kişinin kendini gerçekleştirmesini sağlamaktır. Günümüzde artık hayat boyu öğrenme kavramını konuşuyoruz. Evet bazı eğitimlerin küçük yaşta verilmesi önemlidir çünkü bazıları için “kritik dönem” vardır ve belli yaş aralığında öğrenmek daha kolaydır ancak eğitim sürekli olmalıdır. “Hizmet” haline gelmiş bir eğitim faydadan çok zarar verir çünkü hizmet bireye ve topluma olmasından çok devlete karşı oluyor gibi bir durumla karşılaşırız. Yapılmak istenen daha kolay ve yönetilebilir bir toplum yaratmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.

Okulsuz Toplum Eğitim Felsefesi

Okulsuz toplum eğitim felsefesi pedagojik eğitim derslerinde verilen bilinen eğitim modellerinin dışında onların zıttı bir model olarak karşımıza çıkar. Geleneksel okul sitemleri dediğimizde okul denilen bir yapı içerisinde bir öğretmen eşliğinde belli sayıda öğrenci ile sınıf ortamında yapılan hem eğitim hem de öğretim amacına yönelik bir dizi faaliyeti ifade eder. Çocukların doğal merak ve istekleri çoğunlukla göz ardı edilir. Her çocuk doğal bir yönelimle merak eder ve bu beklentilerinin aynı istekle karşılanması gerekir ancak geleneksel yöntemde bu genellikle göz ardı edilir ya daha fazla bilgi aktarımı yapılması gerekiyordur ya öğretmen bu konuda yetkin değildir ya da öğrencinin rahat soru sormasına uygun bir ortam sağlanamamıştır. Bu durum eleştiri konusu olur okulsuz toplum eğitim felsefesinde. Yaşam deneyimleri önemsenerek yaparak ve yaşayarak öğrenme metodu kullanılır onda daha çok. Kurumsal yapılarda iyi öğretmenler de buna yönelir. Çünkü bir öğrenci beş duyu organını kullanıp ve yaşantı geçirerek onu öğrendiyse kendine mal eder ve bir bilgiyi doğrudan deneyimler ve de unutmaz bu şekilde. Klasik eğitim sistemlerinde müfredat ve ders saatlerinin çok katı olması da öğrenciyi baskılar buna da karşı çıkarlar çünkü özgürlüğe daha fazla yer açılmalıdır. Okulsuz toplumlar daha küçük gruplar halinde kişisel ihtiyaçlara uygun şekilde düzenlenmektedir. Günümüzde bilinen bir örneği İngiltere’de mevcuttur.


Translate »
PAGE TOP